Anaokulu yada kreş açmak alandan olsun olmasın bir çok yatırımcının odak noktasında bulunmaktadır. Dışarıdan bakıldığında karlı bir iş modeli olduğu görülür. Lakin gerçekten de böylemidir? Tartışılır. Bir anaokulu açma fikri büyük bir heyecanla başlar ve bir yere kadar böyle gider. İşte o yer bütün bilgilerin anlamını kaybettiği noktadır.
Bu yazımızın ana amacı hem “kimler anaokulu açmalı ? sorusunun cevabı hem de anaokulu açmak isteyenlerde olması gereken özellikleri ortaya çıkarmak içindir. Şimdiden keyifli okumalar.
Kimler anaokulu açmalı sorusunun cevabını verelim sonra da diğer detayları ortaya çıkaralım ve örneklerle yazımızı zenginleştirelim.
Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olan, herhangi bir suçtan ceza almamış ve okur yazar olan hemen hemen herkes anaokulu açabilir. Eğitimciler bu konuda muzdarip gibi görünseler de malesef durum öyle değil. Bir çok eğitimci anaokulu açmak ister fakat bu çok az bir kesime nasip olur. Çünkü işin maliyetleri devreye girdiğinde bir çok öğretmen geri adım atmak zorunda kalabilmektedir. Bu güne kadar yapmış olduğumuz görüşmelerde eğitimcilerle bir noktada hep ayrıştık. Sebebi ise anaokulunu bir işletme olarak görmemelerinden kaynaklanmaktadır. Ne hikmetse hep haklı çıkan taraf oluyoruz.
Yaklaşık 2 yıl önce ön danışmanlığını yaptığımız kurucumuz okul öncesi alanda çalışmış ve tecrübeli bir öğretmen. Biz yapılacak çalışmaların niteliklerinden bahsediyoruz ve yer ile ilgili olarak rapor hazırlıyoruz. Bu raporun detayları çok önemli çünkü yapılacak çalışmanın ne şekilde olması gerektiği bölgenin sosyo – ekonomik ve kültürel yapısını belirtiyoruz. Minimum ve maksimum boyuttaki maliyetleri de ortaya çıkarıyoruz. Kurucumuz bizim çıkardığımız rapordan memnun değil. Çünkü beklentilerinin üzerinde çalışmalar olacağını gördü. Bizim yer ile ilgili olarak onayımız ise belirli şartlara bağlı ve bunu da açık olarak ifade ettik. Buradan kazanmanın yolunu da açık açık söyledik.
Sonra çalışmayı bizimle değil kendileri bildikleri gibi yaptılar. Bu senaryoyu çok önemli yapan bir ayrıntı var. Burası ortak olarak açılan bir yer.
Yaklaşık 1 yıl sonra danışmanlık hizmeti almak isteyen birileri ile görüşme yaptım. Danışmanlık konusu ise yerlerini devir etmek istemeleri. Ön görüşme gerçekleştirildi ve yer görmek için anaokuluna gidiyoruz. Ama bu yer bize çok tanıdık geliyor ve soruyoruz burası size mi ait cevap bir ortağımız daha var. Telefon rehberini karıştırırken o bölgede bir isim karşımıza çıkıyor. Soruyoruz bu kişiyi tanıyor musunuz? Cevap bildiğiniz üzere evet o kişi bizim ortağımız.
İncelemeleri yapıyoruz. Anaokulu vasatın biraz üstünde. Eğitim ortamları masa sandalye ve minderlerden oluşuyor. Sağlıklı bir eğitim ortamı mı ? Hayır. İçeri karanlık ve içeri girdiğiniz andan itibaren bir kasvet çöküyor üzerinize. Çok net olarak hissettiğim durumu açıklayayım. İçeri girdiğim andan itibaren bütün duvarların konuştuğunu duyuyorum. Biz çok zorlandık gücümüz kalmadı, burayı satmaktan başka çaremiz de yok çok zarar ettik.
Terapilerde olduğu gibi bir öykü almam gerekiyor. Okulun açılış süreci ve sonrasında yapılanları bilmemiz gerekiyor ki çözüm önerisi sunabilelim. Kurucumuza sorduğumuz soru;
Önce yer bulduk. Biz dedik ki bu işi profesyonel yapan birileri ile çalışalım. Onlar bize yol göstersin istedik. Sanki o dönemde birileri ile görüşmeler oldu diye hatırlıyorum. Sonradan ne olduysa bu fikirden vazgeçti ortağımız. ben daha iyisini yaparım zaten bu alandayım. Kimse benim gibi yapamaz. Bu alanda çalıştığı için bizde ona güvendik ne dediyse elimizden geldiğince yapmaya çalıştık. Sonra tadilat vs bir şekilde yaptık. Ruhsatlandırma noktasında çok sorun yaşadık. 2 ay boyunca müfettişlerin isteklerini yapacağız diye uğraştık. Sonra ruhsatı aldık. Bu sefer de eğitim programı noktasında problem oluşmaya başladı. Nasıl bir mantıkla hareket edeceğiz diye toplandık. Montessori eğitim modelini uygulayacağımızı öğrendim. Ne olduğunu bilmiyordum. Ama ortağımızın söylediği ” herkes montessori anaokullarına çocuklarını gönderiyor, bizde montessori eğitimi verelim” cümleleri ile doğru iş yaptığımızı düşündük. Ama çocuk sayımızda artış yoktu. 10 tane çocuk alabildik ve bir sezon böyle geçti. İlk bir kaç ay artar diye düşündük lakin artan birşeyler olmadığı gibi eksilen çok şey oldu.
Her ay 20,000 ₺ destek koymak zorunda kaldık. Haziran ayı geldiğinde artık bu işin böyle gitmeyeceğini, ortaklığın bitmesi gerektiğini söyledik. Artık yönetimde söz sahibi olmanın zamanı geldi diye düşündük ve çatışmalarımız başladı. Oysa başlarken ortağımız herşeyin çok güzel olacağını söylüyordu. Toplam zararımız 240,000₺ bir de açılış maliyetlerimiz var. Onlarda yaklaşık 250,000₺ civarında tuttu. Baktık ki işin içinden çıkamıyoruz ve ortaklığı da bitiremiyoruz o zaman biz alalım dedik, kabul etmedi. Bize de son çare burayı devretmek kaldı.
Bu konuşmanın ardından bizim bu yer için hazırladığımız raporu çıkardık. Raporda maliyet kısmında en üst rakam 200,000₺ idi. Bunu kurucumuza gösterdik.
Durum biraz ego savaşına dönmüş. Benim iyi bildiğim bir işi başkası mı yapacak düşüncesi ile hareket eden öğretmenimizin göremediği noktalar vardı. Görmemesi de çok normal. İşin mutfak tarafında olan birisi ancak yemeği iyi yapabilir. Yemeğin sunumu, müşterilerin restoranı tercih etmesini sağlayacak tüm unsurlar ise işletmecinin inisiyatifindedir. Yani iyi yemek yapmak sizin bir bütün olarak başarılı olacağınız anlamına gelmez. Bu sadece avantajlardan bir tanesidir. Tümü için yeterli değildir.
Yer ile ilgili olarak görüşmelerimizi tamamladık bu yer için devir işlemleri bizim tarafımızdan başladı. Sözleşmeler yapıldı. Ta ki bir gün emlakçının bizi aramasına kadar. Bu yeri devredemezsiniz cümlesi ile neden sorusu peşpeşe geldi. Öğretmenimiz kirasını ödemediği için mülk sahibi anahtarı alıyor ve emlakçıya devir yetkisi veriyor. Buradan zararlı çıkan herkes oldu.
vermek istediğimiz mesaj aslında çok açık, işin mutfağında olmakla işletmeyi yönetmek aynı şey değildir. Bir kaç anaokulunda çalıışmış olmak, sizin yaptığınız her işte başarılı olacağınız anlamına gelmiyor. Mutlaka işletme yönetimini bilmek zorundasınız.
Bir önceki örnekle aynı zamanda başladığımız bir projemiz var. Kurucumuz alandan değil. Ön görüşmelerimizi gerçekleştiriyoruz. Bölge analizini gerçekleştirdikten sonra yapılacak çalışmaları bir bir sıralıyoruz. Hataya yer bırakmadan. Karşılıklı anlaşmalar yapılıyor. Kurucumuzun mesleği finans.
Adım adım planlamamız hoşuna gidiyor ve çalışma başlıyor. Projelendirme ile birlikte maliyetleri belirliyoruz. Anaokulumuzu kuruyoruz. 7 sınıflık bir anaokulu projesini tamamlıyoruz. Açılışta 200 ön kayıt var. İlk yıl full kapasite yoluna devam ediyor. Şuanda ikinci okulunu kuruyoruz ve talep yine fazla.Buradaki detay ise çok net. İşi uzmanları yapıyor. Kurucumuzun müdür olma ya da
Yine o dönemlerde yapmış olduğumuz bir anaokulu şuanda kendi kolejini kuruyor. Başka bir okulumuz kiracısı olduğu binayı alıyor.
Yakın zamanda bir anaokulu projesi için görüşmeler yapıyoruz. Diyor ki benim bir arkadaşım var. Müdürlük yapıyor onun bana çok faydası olur. Yerleşim planlarını oluşturuyoruz ve bir toplantı gerçekleşiyor. Toplantıda tahmin edin bakalım en çok kim konuşuyor. Bir anaokulunun müdüresi. Biz çalışmalarımızda maksimum konfor maksimum gelir sloganıyla hareket ederiz. Lakin bu toplantının ana gündemi neden giriş bu kadar büyük. Çünkü kendi çalıştığı okulun girişi küçükmüş. Aynı zamanda müdüre hanım tuvaletlerin kapılarını yapmadığımızı düşünerek soruyor. Bu soruyu sorarken o kadar keyif alıyorki sanki bir açık yakalamış gibi mutlu. Proje üzerinde gördüğünde ise yüz ifadesi değişiyor. Kurucumuz şaşkın sadece olan bitenleri dinliyor. Odak noktasından uzaklaşmış halde.
Müdüremiz yine kendi okulundan örnekler veriyor ve ekliyor biz böyle yapıyoruz. İşin garip yanı bir de okul ziyaretleri geçekleştiriyor ama hepsi vasat olan okullar. Zaten kurucu bu okulları gezdikten sonra ona göstereceğiniz her çalışma lüks kalıyor. İşi biz mi yapıyoruz hayır. Sonuç öğrenci bulma konusunda problemlerimiz var ne yapmamız gerekiyor. Bizim cevabımız ise çok net yapmadığımız projenin sürecini takip edemiyoruz.
Eğer bu yazıyı okuduysanız cevabınız aşağı yukarı bellidir. Kimler anaokulu açmalı derken kimler anaokulunu işletebilir diyebilmeliyiz. Eğer bir anaokulu ya da kreş açma düşünceniz varsa önce bilin ki ben bu işi ne kadar yapabilirim? Sürdürülebilir olmak için nasıl hareket etmem gerekiyor. Kazanan bir anaokulu modeli nasıl oluşur. Bu işin dinamikleri nelerdir. Veli davranışları nasıldır. Bir veli anaokulundan ya da kreşten ne bekler? Aslında cevaplamanız gereken bir çok soru var. Mesele anaokulu açmak değil onu sürdürülebilir kılmaktır, her işletmede olduğu gibi. Aksi halde sonuçlar hep aynı oluyor. Buradan çıkarılacak en güzel sonuç ise, bir plan dahilinde hareket etmektir. Bu sayede en kötü senaryoda bile hareket kabiliyetiniz ortaya çıkar.
Daha önce yaptığımız anaokullarında hiç öğretmen olanlar yok mu? Elbette var, ama onları ayıran en önemli etken yeniliklere açık oluşları ve projelerine inanmaları. Hatta kazandıkları rakamların bir çok anaokulunun cirosundan fazla olduğunu söyleyebilirim.
17/04/2019
Okul Danışmanlığı Hizmetleri
Yusuf YILMAZ
Haber bültenimize kayıt olarak gelişmelerden hemen haberdar olun.
Anaokulu Danışmanlığı Copyright 2021 | Anaokulu Danışmanlığı Hizmeti | All Right Reserved.