Okul öncesi eğitimde ailenin rolü, sağlıklı bir çocukluk için önemli yere sahiptir. Yazımızda, neler yapabileceğimizi ele aldık.

Bir çocuğun gelişiminde en önemli payelerden biri ailelere aittir. Bu nedenle aile, çocuğun toplumsal gelişimi ve başarısını etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Bir çocuğu yetiştirmek, büyük bir emek ister. Çocuğa emek, sevgi ve enerjisini aktaran aileler ise çocukların dünyaya geldikten sonra ilk iletişim kurdukları insanlardır.

Sevgi ve şefkat dolu bir ortamda büyümek, çocuklar için oldukça büyük bir önem teşkil eder. Bu sebeple çocukların anne ve babalarıyla kurdukları güçlü bağlar, gelişimlerini olumlu bir şekilde etkiler. Fakat çocuklar, gelişimlerini güçlendirmek ve aynı zamanda pekiştirmek için aile ortamından fazlasına ihtiyaç duyarlar.

Çocuk gelişiminde ailenin önemi yadırganamaz fakat tek başına da yeterli değildir. Çocuk, aile dışı bir ortamdan destek alma ihtiyacı duyar. Bu sebeple okul öncesi eğitim bir faydadan ziyade bir gerekliliktir. Ayrıca okul öncesi eğitim sadece çocuğu değil, aileleri de geliştirir ve çocuk ile ebeveynleri arasında bağları kuvvetlendirir.

Okul Öncesi Eğitimin Başarısını Ailelerin Çabası da Etkiliyor!

Okul öncesi eğitimde aile oldukça büyük bir rol oynamaktadır. Çocuk, gelişimi için eğitim alırken, aslında aileler de çocuk ile beraber büyürler. Çocukların verdikleri yeni tepkileri, öğrendikleri yeni bilgileri ya da geliştirdikleri yeni becerileri test edebilecekleri en müsait ortam evleridir. Evde aile ile birlikte yeni kazanılan duygu ve bilgileri test eden çocuk paylaşıma açık bir hale gelir. Aile, okul öncesi eğitim ile beraber gelişir.

Çocuk gelişimi için aile oldukça önemli olsa da tek başına ruhsal ve zihinsel açıdan sağlıklı çocukların yetişmesi için aileler yetmez. Bir insanı büyütmek, geliştirmek ve başarılı bir insan haline getirmek için uğraşmak uzun bir süreçtir. Çocuklar konuşmayı, emeklemeyi ve yürümeyi evde öğrenirler, lakin bu becerilerini yalnızca dışarıda geliştirebilirler.

Okul öncesi dönemde, yani 0-6 yaş arası nitelendirilen dönemde, çocukların beyinleri ve kas hafızaları yeni bilgi işlenmesi için açık haldedir. Konuşmaya başlamak bir taklit süreci olsa da kelime dağarcığını geliştirmek, bir öğrenme süreci içinde devam eder. Aile, okul öncesi dönemi toplumun en küçük birimi olarak sağlıklı geçirirse, sağlıklı bireyleri topluma kazandırabilir.

Bir insana dışarıdaki dünyayı tanıtan ve alışkanlıkların temelini hazırlayan kurum ailedir. Aile ile temel becerileri kazanan çocuk, okul öncesi eğitim programları ile bu becerileri pekiştirir, geliştirir ve yeni beceriler elde eder. Çocuklarını okul öncesi dönemini sağlıklı geçirmesi için uğraşan aileler, çocuklarının yeni beceriler kazanmasında da ön ayak olurlar. Birden çok beceri 0-6 yaş döneminde elde edilir.

Okul Öncesi Eğitimde Ailenin Rolü

Çocuk doğduktan itibaren içine girdiği ilk ortam ailedir. Neredeyse 3 yaşına kadar da çocukların gelişimi, aile ortamında sürer. Aileler, her anlamda sağlıklı çocuklar yetiştirmek için büyük bir sorumluluğun altına girerler. Fakat belli bir zaman diliminden sonra, özellikle 3 yaş sonrası, aileler bu sorumluluklarını eğitim kurumları ve öğretmenler ile paylaşmaları gerekmektedir. Çünkü çocuklar okul öncesi eğitim kurumlarında bir plana ve programa dahil olarak, sistematik bir öğrenme aşamasına geçerler. Bu sürecin işleyişi için ailenin sürece direkt dahil olması gerekir.

Ailenin Eğitim Süreçlerini Takibi

Her ne kadar eğitim kurumları içerisindeki çocuklar, eğitimciler tarafından denetlense ve yönlendirilse de akşam evlerine giden çocukların takibini sadece aileleri yapabilir. Okul öncesi eğitimde ailenin rolü bu noktada başlar. Eğitim kurumlarında verilen eğitimin evde pekiştirilmesi ve desteklenmesi gerekmektedir. Çünkü okul ve ev arasında bir boşluk oluşursa, eğitimin seviyesi ne olursa olsun çocuklarda istemeyen hareket ve davranışlar oluşur. Eğitimin devamlılığını ve başarısını sağlamak için ailenin de bu sürece katılımı gerekmektedir.

Çocukların eğitim sürecindeki durumlarının takibini yapmak temelde ailenin görevidir. Aileler, eğitim kurumları ile çocukları üzerindeki sorumluluğu paylaşır. Yine de bu paylaşım sonunda aile üzerinden sorumlulukları azalmaz, aksine artar. Aileler çocuklarının performans takibini yaparak, ileriye dair atılan her adımı sağlamlaştırabilir. Çocuklarının gelişimlerini takip etmek ve bu gelişimi sürekli hale getirmek isteyen ailelere verilen bazı tavsiyeler şunlardır:

  • Çocuk gelişiminde en önemli faktörlerden biri iletişimdir. Ailelerin mutlaka çocukları ile konuşması gerekmektedir. Gününün nasıl geçtiğini, neler öğrendiğini sormak çocuğun katılımı ve aile bağları için oldukça önemlidir. Cereyan eden olayları çocukların ağzından dinlemek, gelişimi direkt olarak izlemeyi sağlar.
  • Eğitim kurumundaki spor, kültür ve sanat gibi aktiviteleri ev ortamında tekrarlamak gerekir. Çocuk ile beraber kitap okumak, resim çizmek, koşmak, şarkı söylemek çocukları sürekli aktif tutar ve hem zihinsel hem ruhsal gelişimlerini olumlu yönde etkiler.
  • Aileler, okul öncesi eğitim kurumları ile ortak bir yol izlemelidir. Bazı eğitim planlarının ilerleyebilmesi için çocukların evde de bu eğitim sürecine devam etmesi gerekir.
  • Okul dönemi ile ilgili kötü fikir ve konuşmalardan kaçınmak gerekir. Çocuklara okullar ile ilgili anlatılan güzel anılar, onların dışa dönük olmasını sağlar ve bağlanma sorunlarını ortadan kaldırır.

Ailenin Eğitmen ve Eğitim Kurumuyla İletişimi

Çocuk gelişimi için ailelerin, öğretmenler ve eğitim kurumları ile ortak bir yol izlemesi gerekmektedir. Okul öncesi öğretmen veli iletişimi aktif ve iş birliği içerisinde ilerler ise çocuğun gelişimi de aynı oranla ilerler. Ortak bir çalışma, çocuk gelişimine olumlu bir ivme kazandırır. Okulda bir deneyim elde eden çocuk, evde bu deneyimin tersi ile karşılaşırsa süreci sorgulamaya ve isteksizleşmeye başlar. Bu sebeple okul sonrası aile ile geçirilen öğrenme zamanı, çocuğun performansını arttırır. Ailelerin bu çabası direkt olarak çocuğa olumlu bir şekilde yansır. Eğitim ve öğretim sürecine okul ile katılan aile, çocuğun başarılarını direkt olarak etkiler. Keza eğitim kurumu da başarılı öğrenciler yetiştirmek istiyorlarsa, aile ile birlikte bu süreci yönetmek zorundadır.

Aileler, sürecin sağlıklı takibini yapmak ve gelişime katkıda bulunmak istiyorlarsa düzenli olarak eğitim kurumlarıyla iletişim halinde olmalıdır. Kurumdan yapılacak ziyaretlere izin vermek, okul bültenlerine kaydolmak, okul içi aktiviteler için çocukları teşvik etmek gelişimi olumlu yönde etkiler. Çocuklar bu şekilde sevildiğini ve önemsendiğini hisseder. Olumlu duygular hisseden çocuk mutlu ve sağlıklı bir şekilde büyür.

Okul Öncesi Eğitim Kurumunda Öğretilenlerin Ev Ortamında Pratiği

Çocuk gelişimindeki en önemli unsurlardan biri, okul öncesi eğitim kurumlarında ya da okulda öğrenenlerin okulda kalmaması gerektiğidir. Okul öncesi eğitim ile çocuklar, bir gelişim kaydeder ve becerileri gelişir. Fakat çocuk, bu eğitimi ya da beceriyi evde test edemez ise gelişim bir noktadan sonra ilerlemez.

Çocuk gelişimi için okul ve ev arasında bir bağ olması gerekir. 0-6 yaş döneminde çocuklar öğrenime daha açıktır. Çocukları aktif tutmak onların performansını olumlu yönde etkiler. Eğer aileler, çocuklarının gelişimleri sürdürmek ve okul eğitiminin pekiştirmesini yapmak istiyorlarsa, izlemeleri gereken adımlar şunlardır:

  • Çocukların oyunlarına katılmak; Öğrenme sürecini etkin ve eğlenceli hale getirmenin en kolay yollarından biridir. Aile ile oynayan çocuk, paylaşıma açık olur ve öğrenim süreci hızlanır.
  • İletişim kurmak ve duygu paylaşımı yapmak; Aileleri ile diyalog halinde olan çocuklar, dışa açık bir hale gelirler. İçe kapanık ve düşük enerjili çocuklarda iletişim sorunları tespit edilmektedir. Bunun en temel sebebi ise iletişimsizliktir. Çocuklar ile konuşmak, onlara rehberlik etmek, onların fikirlerini sormak, duygulardan bahsetmek onları mutlu eder ve kendilerini önemli hissederler. Kendine değer vermeyi öğrenen çocuk, çevresine de değer verir.
  • Sorumluluk vermek ve denemesini sağlamak; Çocuklara ev içerisinde küçük sorumluluklar vermek, onların bilinçli bir şekilde büyümelerini sağlar. Yatağını toplamak, tabağını kaldırmak, odasını düzenlemek gibi küçük sorumluluklar çocukların özgüvenini arttırır ve aktivitelere katılımını sağlar. Herhangi bir faaliyeti denemeye çalışan çocukları durdurmamak gerekir. Başarı ya da başarısızlık duygularını tadan çocuklarda öz bilinç duygusu oluşmaya başlar. Denemek, öğrenmenin en önemli yöntemlerinden biridir.

Diğer Yazılar