Anaokulu Açarken Özgün müsünüz?

Anaokulu açarken özgün müsünüz?Bugünkü yazımızı anaokulu ve kreş açmak isteyenlere bilgi niteliğinde sunuyoruz. Bugüne kadar yüzlerce görüşmeler yaptık. Bu görüşmelerin sonucunda kimi kendi imkanlarıyla anaokulu yaptı bazıları da bize kızıp farklı arayışlara girdiler. Kimileri de bizimle çalışmayı tercih etti. Ama bize gelen her kim olursa olsun bilgi vermekten asla vazgeçmedik. Hatta hiç bir ücret ödememe pahasına görüşme isteyenlere bile ücretsiz danışmanlık hizmeti verdik. Tüm bunları yaparken de tek bir amacımız var ki o da kaliteli eğitim ortamlarının artmasına katkı sağlamaktır.

İşin biraz daha detay kısmına gelelim ve açıklamalarımıza başlayalım. Anaokulu ya da kreş açarken ilk yapılanlar çevrede bulunan anaokullarını araştırmak oluyor. Haliyle kimin ne yaptığını öğreniyor. Tam anlamıyla öğrenme mümkün değil fakat en azından neler yapıldığı hakkında bilgi sahibi oluyor. Elbette 5 dakikalık görüşmelerde sonuçların çıkması mümkün değil ama en azından branş etkinlikleri, yaz okulu ve eğitim anlayışıyla ilgili olarak bir kaç ufak bilgi alabiliyor. ( Eğer istatistik bilgisine sahip değilseniz ve aldığınız bilgileri nasıl kullanacağınızı bilmiyorsanız bu işlem tam bir tehlike). Sonra ben anaokulu yaparsam şöyle yapacağım, böyle yapacağım fikri ortaya çıkıyor. Aslında bu en sevdiğimiz çalışma tipi.

Analizler

Bu bilgiler ise yine kısıtlı kalıyor. Hatta bir yer analizi yaparken müşterimiz bize bu bölgeye yapılacak çalışma çok fazla demişti. Aslında bu duruma çok üzüldüğümü söyleyebilirim. Lakin bunun mantıklı bir açıklamasını yapınca tüm bakış açısı bir anda değişti. Bölgeye fazla gibi bir düşünce yapısı hoş olmayan kendini üstün gören bir yaklaşımdır. Oysa doğru olan bölge için fazla olabilir ama biz de bölgenin bakış açısını değiştirebiliriz ve onları da bu seviyeye getirebilmek için uğraş verebiliriz. Bu konuya bir örnek vermek istiyorum. Eskiden mahalle aralarında küçük bakkallar olurdu. Günlük yemek ihtiyaçlarımızı buradan karşılardık. Hatta bakkallar veresiye verirdi ay sonunda da tahsilatlarını yaparlardı. Hepinizin aklında canlanmıştır peki içerinin aydınlık seviyesi bu günkü süpermarketlerle kıyaslanabilir mi? Elbette hayır. Şimdi mahalle aralarında süpermarketler var, gıda ve gıda dışı bir çok şeyi bir arada buluyorsunuz. Eğer birisi çıkıp ta biz burada bakkal olarak kalalım deseydi o bölgenin bakış açısı değişirmiydi? Mahalle aralarında başka işleri yapanlarda var mesela berberler gibi. Eski berberler ile şimdiki kuaförler arasında çok ciddi farklar yok mu? Elbette var. O insanlar bölgelerinin en iyisi olabilmek için çalışırken, insanların bakış açılarını bir nebze değiştirmeye çalışırken ( bilinçli ya da bilinçsiz)  eski lokantaların yerini şimdi ki restoranlar alırken onların hiç birinin bölge için fazla dediğini düşünmüyorum.

Konu sadece eğitim için geçerli değil tüm iş kolları için geçerlidir. Dünyadaki en değerli varlık insanken yine insanoğlunun gelişimi için yapılan hiç bir iş, konumu ne olursa olsun fazla değildir.

Şimdi gelelim asıl konumuza. Yukarıdaki örnekleri vermemizin sebebi özgün olanlar başarılı olabildiler ve yollarına devam ediyorlar. Peki anaokulu açarken özgünlük nedir? Ne kadar özgün olarak bir çalışma gerçekleştirebiliriz?

İşin özü özgün olabilmek için yaptığınız işi iyi bilmeniz gerekiyor. Uzmanlar bir işte uzmanlaşmak için o işte 10,000 saat geçirilmesi gerektiğini söylüyorlar. Yani boşluksuz 417 gün. Günde 8 saatlik bir çalışma ortamını düşünürsek yaklaşık 1250 gün kadar sadece o işte çalışmak gerekiyor. Bu sadece o işi yapabilme becerisi kazanmasına eşit. Tabi bir de fırsatları görme dediğimiz unsurlar var. Yaptığınız işte fırsat görmek için de en az kendi işinizle alakalı konular bulmanız ve araştırma yapmanız gerekmektedir. Bunun karşılığında ise en az 7 yıl. Özgün bir işletmeye sahip olabilmeniz için en az 7 yılınızı vermeniz ve ardından tüm detayları işlemek kalıyor. Ortaya çıkan sonuç sizin tecrübelerinizle birleşince sağlam bir yapıyı oluşturdunuz diyebiliriz.

Tabi bir anaokulunda özgünlükten bahsedebilmek için tepeden tırnağa farklılıklarınızın olması gerekmektedir. Hal böyleyken hem eğitim sisteminizi hemde eğitim modelinize uygun ortamı hazırlamanız gerekmektedir. Bunun yanı sıra okul öncesi öğretmenlerimizi ve diğer personellerimizi unutmayalım. Bu bir ekip çalışmasıdır. Zincirin en güçlü halkasının gücü en zayıf halkasının gücü kadardır.

Eğer anaokulu açarken çevrenizdeki anaokullarını araştırıp sonrada bu anaokulu ya da kreşe benzemeye çalışmak “taklit aslına lütuftur sözünü hatırlatıyor”.  Özgün değilsiniz kısacası. Hoş bunu yapan anaokulu ve kreş sahipleri tanıyorum. Hatta biri o kadar ileri gidiyor ki kaliteli gördüğü bir anaokulunun ismini bir harfle değiştirerek kendi markasını yaratıyor.

Anaokulu ya da kreş hiç farketmeksizin ne yaparsanız yapın aldığınız duyumlarınız ne olursa olsun çevrenizde ne kadar anaokulu olursa olsun, eğer kurumunuza kendi kimliğini kazandıramıyorsanız, bizim tavsiyemiz bu işe girmeyin. Çünkü uzun dönemde kaybetmeye mahkumsunuz. İnsanları kandırmaya çalışmayın, eğitimin temel yapısıyla oynamayın. Hele ki herkes tarafından bilinen okul öncesinin önemi her geçen gün artarken, çocukların bu dönemde öğrenmelerinin en hızlı olduğu dönemde hem çocuklara hemde ailelere ızdırap olmayın.

İşi bilmiyor olabilirsiniz ama en azından anamız babamız bize dürüst olmayı öğretmiştir. Etik olmayı öğretmiştir.

Yine bu konuda bir misyon daha belirleyim. Bu yazıyı okuyup anaokulu açmak isteyen kim olursa olsun elimizden gelen desteği vereceğimizi bir kez daha hatırlatırız.

Anaokul Açma Hakkında daha fazla detaylı bilgi için https://www.okuldanismanligi.com.tr/anaokulu-acmak-icin-bilgiler/ ziyaret edin.

Yusuf YILMAZ

Okul Danışmanlığı Hizmetleri  05/10/2017

Diğer Yazılar